Kırmızı adını kırmızı ile yazarsanız ne olur. Tabii ki dikkat çekici olur. Kırmızı Barbekü dikkat çekecek bir şekilde hazırlanmış olan tabela ile Küçükyalı sahilde istemeseniz de gözünüze çarpıyor. Konumu itibariyle ulaşım rahat. Adını mekanın her yerinde hissediyorsunuz. Ya biz nereye gelmiştik ya da geçende barbekü yediğimiz yer neresiydi gibi soruları havada bırakmayacak seviyede adını hafızalarımıza kazıdı. Çünkü kırmızı havalandırma bacaları ile döşenmiş bir yeri unutmak zor olsa gerek. Burada bizim alışmış olduğumuz klasik masa düzeni yok. Çünkü her masada bir barbekü ya da bizim Türk usulünde bildiğimiz ocak başı var. Ocak başından tek farkı burada usta bana oraya bir Adana at demiyorsunuz. Maşa neredeydi diye masanın geneline soruyu sorup etleri kendiniz pişiriyorsunuz, istediğiniz kıvamda. Barbekü etrafında tabakları koyduğumuz alan siyah mermerden yapılmış. Masanın ortasında iki tarafa eğimli bir ızgara bulunuyor. Bu ızgaranın altında ise uyuyan güzel var. Uyuyan güzeli uyandırmak için öpmek gerekmiyor. Izgara altındaki külleri biraz alt üst etmek yeterli. İşte ızgaranın altında yatan fındık kabuklarının ahengi ile oluşmuş ateş açığa çıkıyor ve için için yanıp ızgaranın ısınmasını sağlıyor. Masaya oturmadan ne yemek istiyorsak siparişini verdik. Etlerimizle beraber tabii ki bir mangalda olmazsa olmaz soğan, domates, biber ve kaşarlı mantar yerini aldı. Masada gavurdağ salatası, bulgur pilavı, terleten ( atom, eroin....vb.), kremalı pazı mantar kavurması ve tabii ki patlıcan ezmesi vardı. Masaya ufak kâselerde hardal geldi. Ancak o ana kadar yediğim etlerle beraber deneme gereği duymadım. Assolist olan ve önden sipariş ettiğimiz içerideki döküm ızgarada pişen T bone etimiz geldi. Assolist tahta tabakta patates ve sebze ile servis edilmişti. Israrlı bir şekilde hardal tekrar karşıma çıktı. Bu sefer denemek için teşebbüste bulundum. Etimden bir parça aldım ve bıçağımın sivri ucunun ucu ile aldığım hardalı etimin sulu ve kırmızı olan iç kısmına sürdüm. Acılığını ağzımda hissettiğim hardalın beynimde tam tur attıktan sonra gözlerimden çıktığını sandım. Bir anda etrafımda konuşulan sesleri duymaz oldum. Geçici felce yol açtı sanki. Etkisi uzun sürmeden ortama beyin olarak geri döndüm. Hardalı oradaki mutfakta yapıyorlarmış. Ustanın ellerine sağlık ancak kısa süreli beyinde şalter kapatılmasına sebep oluyor. Ben etin yanında tercih etmek istemem çünkü etin geçek tadını alabilmek için masadaki lezzetlerden bir tur daha döndüm. Etin tadını almaya başladığımda ise gerçekten çok lezzetli olduğunu anlayabildim. Bu hususta emeği geçen çok pozitif, bizle mekanda da iyi ilgilenen chef Engin Zengin beye teşekkür ederiz. İşletme etleri sadece Keşan'dan alıyorlarmış. Özel besi hayvanlarını tercih ediyorlarmış ki et yağlı ve yumuşak olsun. Bu yüzden de eti önden marine etmiyorlar ve marine işlemine karşılarmış. Sahipleri Mengen’li ve babadan oğula geçen bir serüvenin eseri bu mekân. Henüz bu şube 2 ay önce açılmış. Mekanda sadece olumsuz olarak söylebileceğim tek konu ise tuvaletin konumu ve gidiş yolu. Et reyonunun yanında arkaya doğru giden bir geçiş ve o geçişin yanında bir çay ocağı vardı. Bana ilk bakışta tamamen mutfak izlenimi veren akışta aslında oranın bir koridor ve tuvaletin onunda arkasında olduğunu anladım. Sıcak bir ortam için bu kadar yatırım yapmış mekanın bu konuda da bir iyileştirme çözümü bulmasını tavsiye ederim. Kanguruları temsilen Kırmızı Barbeküde davetli olduğumuz, Nahide Mutlu hanımın organize ettiği tadım etkinliğine katılmaktan memnuniyet duyduk. Gerçekten de keyifli bir gece yaşadık. Kendisine teşekkür ederiz. Ailenizle, arkadaşlarınızla beraber güzel sohbetler yapacağınız ve yanında da lezzetli etler yiyeceğiniz bir mekan. Mekanı tavsiye ederim. #KanGurular
|
T-Bone Steak |
|
Dış Mekan Görünüş |
|
Başlangıç |
|
İç Mekan Görünüş |
|
Karışık Turşu |
|
Kaşarlı Mantar |
|
Kaşarlı Köfte |
Lezzet: 8/10
Servis: 8/10
Atmosfer: 8/10
Fiyat: 8/10
Sonuç: 8/10